Sağlık

AIDS – HIV Virüsü Tedavi Edilebilir mi?

AIDS – HIV Virüsü Tedavi Edilebilir mi?

AIDS – HIV virüsü sahibi insanlar son yarım yüzyıldan beri sürekli bir şekilde artmakta. Bu virüs yıllık ortalama 1 milyon insanın ölümüne sebebiyet vermektedir. Ancak bu virüs hakkında halkın genelinin içi boş söylence ve efsaneler haricinde bir şey bilmediği maalesef ki bir gerçek. Durum böyle olduğu için AIDS – HIV virüsünü enine boyuna ele alan bir yazı yazma gereği ortaya çıkıyor.

AIDS – HIV Nedir?

İmmün Yetmezlik Virüsü olarak da adlandırılan ve daha bilinen adıyla HIV olan bu virüs, insanın bağışıklık sistemi hücrelerini hedef alarak enfeksiyon oluşturan ve bu enfeksiyonun ilerlemesi durumunda Edinilmiş İmmün Yetmezlik Sendromuna yani AIDS’e neden olabilen bir virüstür. HIV, cinsel yolla, kanla ve kan ürünleriyle veya anneden bebeğine bulaşabilmektedir.

HIV virüsü esas hedef olarak enfeksiyonlara karşı savaşan bağışıklık sistemi hücrelerine saldırmaktadır. Bu hücrelerin kaybedilmesi bedenin enfeksiyonlara ve belirli kanser türlerine karşı savunmasız kalmasına sebep olmaktadır. HIV enfeksiyonundan önce kendiliğinden iyileşebilen veya tedavi edilebilen hastalıklar vücudun savunma gücünün yetersiz kalmasından ötürü tedavi edilemez hale gelebilmektedir.

HIV Enfeksiyonu Ne Kadar Yaygındır?

80’li yıllardan itibaren sürekli bir artışa sahip olan ve salgınlar ortaya çıkaran HIV virüsünün geçmişten günümüze toplamda 76 milyon insanın enfeksiyonuna ve 36 milyon insanında AIDS’e bağlı hastalıklar nedeniyle ölümüne sebebiyet verdiği tahmin edilmektedir. 2016 yılı itibariyle dünya üzerinde ortalama 36 milyon HIV (+) insanın bulunduğu bilinmekte. Bu sayının 2 milyon kadarının 15 yaş altı grubu çocuklardan oluştuğu bilinmektedir. 2016 yılı içerisinde dünya çapında 1.8 milyon yeni teşhis edilmiş HIV (+) vakası olduğu bilinmektedir. Türkiye’de ise 2016 yılına kadar doğrulanması yapılmış 13.518 HIV (+), 1.538 AIDS vakası olduğu bildirilmiştir. Sadece 2016 yılı içerisinde 1.470 tane yeni tanı almış hasta mevcuttur.

BU YAZIMIZDA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR  Emziren Annelerde Gaz Yapan Yiyecekler

HIV (+) Ne Anlama Geliyor?

Özel test metotlarıyla yapılan değerlendirmeler sonucuna dayanarak kişinin HIV virüsü ile enfekte olduğu anlamına gelmekte. Tedavi olunmadığı durumlarda, HIV bağışıklık sistemini tamamen yok edebilir ve enfeksiyon AIDS safhasına geçme tehlikesine sahiptir.

AIDS – HIV Nasıl Bulaşır?

HIV virüsü, HIV ile enfekte olmuş bir kişinin vücut sıvılarına temas etme aracılığıyla bulaşır. Virüs, enfeksiyonun her aşamasında hatta enfekte olmuş ama hiçbir şikayeti bulunmayan kişilerden de bulaşma imkanına sahiptir. Kan, semen (meni, er suyu), pre-seminal sıvılar (meni gelmeden önce ortaya çıkan berrak sıvı), vajinal sıvılar, makat sıvıları, anne sütü, hamilelik sürecinde, doğum esnasında ya da emzirme döneminde kan ve diğer sıvılar yoluyla anneden bebeğe geçişi virüsün bulaşma yollarından biridir. AIDS ise HIV’in ilerlemesiyle ortaya çıkar.

AIDS Hemogram Testi hakkında bilgi için tıklayın.

AIDS – HIV Tedavi Edilebilir mi?

Günümüzde HIV enfeksiyonunun tedavisinde virüsün çoğalmasını kontrol edip ilerlemesini engelleyen antiretroviral tedavi (ART) olarak adlandırılan ilaçlar kullanılmaktadır. ART, HIV’in çoğalmasını önler ve vücuttaki virüs miktarını azaltıp ilerlemesini önler. Vücutta daha az virüs yükünün bulunmasıyla bağışıklık sisteminin etkinliğinin kuvvetlenmesi ve hastalığın AIDS’e ilerleyişinin önlenmesi sağlanmaktadır. HIV (+) olan kişilerin mümkün olan en kısa sürede tedaviye başlamaları gerekmektedir.

Antiretroviral tedavi, HIV (+) insanların daha uzun ve sağlıklı yaşamalarına yardım eden ve yaşam boyu süren bir tedavi yöntemidir. Ancak antiretroviral tedavinin etkili olması, ilaç uyumuna, ilaçların her gün ve belirlenmiş biçimde kullanılmasına bağlıdır. HIV tedavi rejimine uyum sağlamak virüsün çoğalmasını ve bağışıklık sisteminin çöküşünü önlemektedir. HIV ilaçlarının her gün kullanımı HIV’in bulaşma riskini de azalttığı bilinmektedir.

AIDS – HIV Ne Zaman Anlaşılır?

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) HIV ile AIDS’ e yönelik klinik sınıflandırması hastalığın klinik evreleri ve eşlik eden klinik durumlar ve belirtilerin değerlendirilmesi ile yapıldığı bilinmektedir. Bir bireye HIV bulaşmasını takip eden dönemde ortaya çıkan enfeksiyon ve devamında hastalığın ilerlemiş bulunan 4 klinik evresi olmak üzere toplam 5 evresi mevcuttur.

BU YAZIMIZDA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR  Erkek Çocuk Annesi Olmak

HIV enfeksiyonunun erken dönemde genellikle belirti vermeden ya da “viral sendrom” adı verilen bir tıbbi durum seyrettiği bilinmektedir. Klinik evre 1’de kişilerde belirti olmayabilir ya da süreklilik gösteren yaygın lenf bezi şişkinliği görülebilmektedir. Klinik evre 2’de açıklanma imkanı bulunmayan kilo kaybı, tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonları, uçuk, ağız içinde bulunan yaralar, tırnaklarda mantar enfeksiyonlarına rastlanmaktadır.

Daha sonra klinik evre 3’te açıklanamayan şiddetli ve aşırı kilo kaybı, açıklanamayan uzun süreli ishal ve ateş, ağızda kandida (bir mantar türü) enfeksiyonu, akciğer tüberkülozu (verem), açıklanamayan anemi yani kansızlık, şiddetli bakteriyel enfeksiyonlar ve kronik trombositopeni yani kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücrelerin azlığı gözlemlenmektedir. En son klinik evrede yani klinik evre 4’te ise bakteri, parazit, mantar ve virüs kaynaklı fırsatçı enfeksiyonlar ve sistemik enfeksiyonlar HIV/AIDS ile beraber görülmektedirler ve bunlar hastalığın sınıflandırılmasında da kullanılmakta olan klinik durumlardan biridir. AIDS – HIV Elisa, Salgı Testi, Virüs Yükü Testi ve Western Blot testinin yapılması ve hastanın bir süre takip edilmesiyle anlaşılabilmektedir.

AIDS – HIV Belirtileri Nelerdir?

HIV (+) bireylerde belirtiler açıktır. Kişinin HIV ile karşılaşmasından ortalama iki ile dört hafta içerisinde ateş, üşüme, ciltte döküntü ve grip benzeri semptomlar görülmektedir. Belirtilerin enfeksiyondan birkaç hafta boyunca devam ettiği gözlemlenmektedir. HIV enfeksiyonunun en erken evresinden sonra HIV, çok düşük seviyelerde artış göstermeye devam etmektedir. Bu yüzden kronik ishal, hızlı kilo kaybı ve fırsatçı enfeksiyonlar gibi daha ciddi belirtiler yıllarca görülmeme imkanı ortaya çıkmaktadır.

Fırsatçı enfeksiyon olarak adlandırılan bu enfeksiyonlar bağışıklık sisteminin zayıflamasından sonra sağlıklı bağışıklık sistemine sahip insanlardan daha çok veya daha ciddi olarak görülebilen enfeksiyonlar ve enfeksiyona bağlı olarak ortaya çıkan kanser türleri olarak bilinmektedirler. Tedavi edilmediği takdirde HIV sahibi bir kişi genellikle 10 yıl veya daha uzun bir süre sonrasında AIDS‘e kadar ilerlemektedir. Bu süre bazı bireylerde daha kısa olma ihtimaline sahiptir.

BU YAZIMIZDA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR  Limon Kabuğunun Faydaları

HIV (+) bir kişinin tedavisizlik dönemi sonucunda AIDS olup olmadığını değerlendirmeyi sağlayan bazı kriterler mevcuttur. Sağlıklı bir insanda bağışıklık sisteminin durumunu gösteren CD4 hücre sayısı milimetreküpte 500 ila 1,600 hücre arasında değişiklik gösterdiği bilinmektedir. Bu seviyenin 200 hücreden az olması, bakteri, parazit, mantar ve virüsler bağlı fırsatçı enfeksiyonların görülmesi, bağışıklık sisteminde önemli rol oynayan CD4+ T hücrelerinin lenfosit olarak adlandırılan diğer bağışıklık sistemi elemanlarına oranının %14 ün altına düşmesi, AIDS hastalığına sahip kişilerde görülen ve tanı koydurucu durumlardan sayılabilir. Bu belirtilere ek olarak dil üzerinde beyaz tabakalaşma, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kuru öksürük, nefes darlığı, ağız, burun, makat ve ya vajinadan kanama olması, ellerde ve ya ayaklarda hissizlik, ishal, ateş, gece terlemeleri, kontrolsüz kilo kaybı gibi durumlar eşlik edebilmektedir.

AIDS – HIV Virüsünden Nasıl Korunulur?

HIV virüsünün bulaşmasından korunmak için cinsel ilişki süresince doğru ve düzenli bir biçimde kondom (prezervatif, kılıf ya da kaput) kullanmak, cinsel partnerlerin sayısını sınırlı tutmak ve enjeksiyon ekipmanlarını asla paylaşmamak gerekmekte. Anneden çocuğa HIV bulaşması, HIV’in çocuklara bulaşmasının en yaygın olan halidir.

Hamilelik sürecinde kadınlara ve doğumdan sonrada bebeklere verilen HIV ilaçları, anneden çocuğa bulaşması riskini azaltmaktadır. HIV (+) insanlara tokalaşarak veya onlara sarılarak, HIV (+) bireylerin kullandıkları tabakları, klozet kapakları veya kapı kolu gibi eşyalarına dokunma yoluyla da bulaşmaz. HIV’in hava yoluyla, kene, sivrisinek ya da diğer böcek ısırıklarıyla da bulaşma imkanı bulunmamaktadır.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

cute-teens nicole aniston ama montar una buena polla.
japanese skank pisses. https://pornsnake.net/ jack off zipper in his bedroom.
kowalskypage
Başa dön tuşu